Bir Endülüs Köpeği

1929 yapımı film, Deneysel Sinema'nın öncüsü olarak kabul edilir ve gerçeküstücülük anlayışını sinemaya armağan ettiği için tanınır. İspanyol ressam Salvador Dali ve Luis Bunuel'in rüyaları filmde esin kaynağı olarak kullanılmıştır. Filmin adı "Endülüs Köpeği"dir ve en anlaşılmaz filmler listesinde üst sıralarda yer almaktadır. Eleştirmenler, felsefeciler, edebiyatçılar, sanatçılar ve diğer uzmanlar tarafından yapılan çözümlemeler kesinlik kazanmamıştır ve ne Dali ne de Bunuel tarafından doğrulanmamıştır. Dalı'ya göre, film "istenmeyen rüyaların taklidi"dir, Bunuel ise "psikolojik, kültürel, mantıksal hiçbir açıklamaya izin vermeyecek düşüncelerin ve görüntülerin benimsendiği" bir film olarak nitelendirir. Filmdeki olayların amacı, ne anlatıldığı veya nereye varıldığı gibi sorular hala belirsizdir. Ancak, filmi cazip yapan şey de budur. Bunuel ve Dali, istediklerini başarmışlardır ve filmde rüya gibi sahneler vardır, örneğin bir adamın ustura ile kadının gözünü ikiye ayırması, bir bulutun Ay'ı kesmesi ve avucun içinde karıncaların dolaşması gibi.